11 Ocak 2012 Çarşamba

EYLEME ÇAĞRI

Saç sakal uzatıp sokaklarda pankartlar açarak bağıra çağıra yürüdükten sonra, dün gece barda gördüğü güzel kızı nasıl eve atacağını düşünen hissiz eylemciler!

Gazetelerde tecavüz haberi okuyup, kahvede okey arkadaşlarıyla beraber tecavüzcü ellerine bir geçse nasıl hakkından gelineceğini çok iyi bildiğini söyleyerek küfürler yağdırdıktan sonra körpecik kızlara para karşılığı tecavüzün âlâsını yapan sahte erkekler!

Kitapçılarda geçmişteki devrimleri tartışıp, güncel politik eylem stratejilerinden bahsettikten sonra elindeki koca koca içi kitap dolu çantaları jeep’inin bagajına atıp, kumarhanelere koşan fikirsiz entelektüeller!

Sabah akşam facebook’un başından kalkmayan, kalksa bile aklı fikri facebook’ta yapacağı yeni eylemlerde olan sanal üniversiteliler!

Çırılçıplak klipler çekip bunu, müzik demeye bin şahit isteyen gürültüler uğruna yaptığını savunurken yetmiyor gibi, televizyon programlarına çıkıp kadın haklarından bahsetmeye, kadınlığın gururu ve asaletinden dem vurmaya kalkan et beyinli kadıncıklar!

Ve oturmuş eline kağıt kalem alarak söyledikleriyle eylem yaptığını sanan sen! Bu yazının yazarı! İsyanını yatıştırma, sadece isyanın yönünü biraz değiştirmen gerekecek. Birazdan yapacağım çağrıma kulak ver!

Eylem filmleri hoşumuza gidiyor, sinemadan çıktığımızda veya televizyonu kapadığımızda içimizden kendimizi sokaklara atmak, hatta ortalığı yakıp yıkmak geliyor. Yahut bir eylem adamının hayatını anlatan bir kitabı kapattığımızda hakeza… Yürüyüş yapanları veya herhangi bir yerde direniş hareketi başlatanları gördüğümüzde yüreğimiz hopluyor.

Dünyada bir şeylerin, hatta çoğu şeyin yanlış olduğunu idrak etmek, haksızlıkları görmek, baskılara, zulümlere şahit olmak canımızı yakıyor. Göz göre göre bir şeyler yapmak isteyip de yapamamak bizi bazen çılgına çeviriyor. Her türlü toplumsal bazlı hiyerarşik sistemlerin aksaklıkları, adaletsizlikleri ve ezici güçleri içinde yaşam mecburiyeti, kalp atışlarımızın normal seyrini değiştiriyor. Kadına şiddet, çocuk istismarı olayları belki uykularımızı kaçırıyor. Ancak okumaktan, izlemekten, duymaktan bıktığımız daha binlerce olay, biz bu haldeyken olmaya devam ediyor. Ve bu olanlara biraz olsun duyarlı herkesin dilinde aynı cümle, bitirici ve son noktayı koyan meşhur cümle; “Peki ne yapacaksın?..” Karşılığında eylemi gerektiren her türlü olay hakkında yapılan konuşmalar, tartışmalar, bu ve buna benzer cümlelerle nihayetlendirildikten sonra yaşama kalındığı yerden devam ediliyor. Soruysa havada kaldı: “Peki ne yapacaksın?”
Halbuki yapılması gereken bir tek şey var. Şu an bu yazı tüm dillere çevrilip aynı anda tüm insanlar bu yazıyı okuyor olsa ve şimdi söyleyeceğim bu tek şeyi uygulamak için bir adım atsa, dünya güllük gülistanlık olur.

Ey insanlar! Kendinize karşı direniş hareketi başlatın! Eyleminiz, kendinizedir. Dönün kendinize ve kendi öz beninize isyan edin! Ve ben’inizi yok edene kadar sakın durmayın!

Eylem isyandır. Giriş cümlelerime tekrar dönüp bakarsan, isyanı damarlarında hissettiğini fark edeceksin.

En büyük eylem ise, kendine karşı yaptığın eylemdir. Doymak bilmeyen arzularının önüne pankartlar açıp iç dünyana doğru başlattığın yürüyüştür. Bedensel isteklerinin yoluna barikat kurarak tek hedefine, fethetmen gereken tek kaleye, ruhuna giden yolun önünü açmandır.
 
Unutma, kendini fetheden insan, kâinatı fetheder.

Mustafa Çolak
      TDT

3 yorum:

Sitare dedi ki...

ne güzel yazmış,ne güzel dem vurmuşsun.çarpık çurpuk hayatlarımıza bakmadan hep bi ülke kurtarma,namus bekçiliği yapma hallerimizi alenen ifşa etmişsin.

kendi payıma düşen neyse aldım.içimdeki hissiz beni yok etmem lazım.

hemera-nyks dedi ki...

gerçekten çok anlamlı ve güzel yazmışsın eline sağlık.
-
hemera

Pinecone Stew dedi ki...

Have a SUPER weekend!