29 Haziran 2016 Çarşamba

ÇİÇEKLİ ELBİSE

“Aldanış, insanın en büyük ihtiyacı” derdi hocam. Ne kadar da doğru söylemiş meğer. Zira insanın ihtiyacı olan bu aldanışın iradi olduğu yani insanın kendini kandırmaya meyyal olduğu apaçık. Çünkü insan yenildiğini kabul etmek istemez, kendi kötü hallerinin şahidi olmaksa hiç istemez. Bu sebeple kendini görmek istediği gibi görür ki işte buna biz kendini aldatma ya da kendinin körü olma hali diyoruz.
Varlığımızı devam ettirmek, kişisel tatminlerimizi sağlamak için yolumuz bir şekilde aldanış sokağına sapıyor. Yoldaki trafik işaretleri aldanış sokağını çıkmaz yol olarak gösterse de biz yine de o sokağa dalıyoruz, hem de isteyerek… İşte mesele burada, insan ölüme doğru bir varlık ve bu ölüme doğru gidişini görmezlikten gelmekle kendini görevli hissediyor. Hissediyor çünkü ruhunun değil nefsinin sözünü dinliyor. Ham sesi yani…
Bütün bu düşünceler Eşik Yayınları’ndan Çıkan Çiçekli Elbise kitabının marifeti… Ama önce Edebifikir’den bahsetmem gerekiyor. Çünkü Çiçekli Elbise kitabı, Edebifikir sitesinde yayımlanan öykülerden bir seçki. Yayınladıkları telif ürünlerle Türkiye’deki hayatın, edebiyatın, sanatın soluklarını hissettirmeyi amaç edinmiş bir site Edebifikir. 2010 yılında beri de yayında. Her gün, can yakıcı meselelerde kurşundan kelimeleriyle ve modern hayatın mekanik, bön, kravatlı dünyasına keskin bir kahkaha ile saldırıyorlar.
Edebiyat ve düşüncenin pek çok türünde yayın yapan Edebifikir sitesi 5 yıl boyunca sitede yayımladıkları öykülerden bir seçki ile okurlarının karşısına çıktı. Kitapta 14 yazardan toplamda 32 öykü bulunuyor.
Kitap Mehmet Erikli’nin “Cebi Deli Tarık” isimli öyküsüyle açılıyor ama öncesinde seçkiye bir giriş yazılmış. Sulhi Ceylan giriş yazısında Edebifikir’in yola çıkışını şöyle anlatıyor: “Rahat ol” da duran tüm zihinlerin harekete geçirilmesi için bir sözün yeterli olduğunu biliyorduk. Sözün gücünün mihrakı olmak ve edebiyat vadisinin ateş hattında yel değirmenleri ile değil rüzgârın önünde set olunabileceğini iddia edenlere karşı bir duruş geliştirdik. Hikâye, şiir, deneme, eleştiri ve haykırış metinleriyle sesimize ses aradık.”
Mehmet Erikli, kitabın ilk öyküsü olan “Cebi Deli Tarık” da mahallenin haytası Tarık’ın akıllara zarar öyküsünü anlatıyor. Öykünün, okuyucuları içeni çeken giriş cümlesi şöyle: “Cebi Deli Tarık, o çok sevdiği pilavcıyı bıçakladığında yirmi iki yaşındaydı.” Kitap, Davut Bayraklı, Kerim Kolat, Ömer Can Coşkun, Emrah Mete, Celal Kuru, Muhammet Emin Oyar, Mükerrem Mete, Abdullah Karaca, Mehmet Raşit Küçükkürtül, Mustafa Çolak, Sulhi Ceylan, Samet Çıldan ve son olarak da İbrahim Halil Aslan’ın öyküsüyle devam ediyor.
Kitaba ismini veren küçürek öyküyü ise Mehmet Raşit Küçükkürtül yazmış. İnsanın etrafında gerçekleşen olaylara umarsız bakışını yansıttığı öyküsünde nedense insanın tanımını da görüyoruz sanki: İnsan, sadece istediğini görendir.
Kitaptaki bir diğer öykü ise Mustafa Çolak’ın “Hiçbir Şeyin Hikâyesi”. Çolak, başı ve sonu belli olmayan, uyumadan önce okunacak bir öyküyle kitapta yerini almış. Okurlarına adeta ortada hiçbir şey yokken de öykü yazılabileceğini kanıtlıyor ve şöyle diyor: “Eğlenceli gençlerden sıkıldık, ‘sıkıcı’ gençler arıyoruz. Benimle sürüden ayrılmaya var mısınız?”
Birbirinden ilginç 32 öyküyü kapsayan Çiçekli Elbise kitabı raflardaki yerini aldı ve okurlarını bekliyor.
Serdar KOCABAŞ
kaynak: kitaphaber.com.tr