19 Eylül 2012 Çarşamba

NE KADINLAR SEVDİM ZATEN YOKTULAR

 ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
 azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
 ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
 hayır sanmayın ki beni unuttular
hala ara sıra mektupları gelir
 gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
 ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kim bilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
 
Atilla İlhan

9 Eylül 2012 Pazar

CİMRİ TOPRAKLAR

 
pejoratif.com
 
Bir kişinin, sadece bir kişinin seni çok iyi anladığını ve karşılıksız, çıkarsız biçimde seni sevdiğini sandığın an hayatının en büyük hatasını yaptığın andır. Diğer insanlardan ne kadar da farklı olmadığını acımasızca sana gösterdiğinde bir kez daha kusma isteği uyanır içinde ve bir kez daha insanlar denilen familyanın küçük küçük hayvancıklardan oluştuğunu hatırlarsın.
 
Evet, yüceltip, övülerek yere göğe sığdırılamayan "insan" diye bir şey yoktur yeryüzünde. İnsana atfedilen tüm iyi ve güzel özellikler, anlayamadığımız birileri tarafından kuyuya atılmıştır. Bir gün çıkıp geleceğini düşleyerek dönüşünü beklemekse toz pembe hayalden başka bir şey değildir. Kuyu, tahmin edilenden çok daha derindir.

Ancak asla uyum sağlayamayacağın şu insanlar ve onlara bağlı adına yaşam denilen gereksiz olaylar dizisinden bir an dahi olsun uzaklaştığını hissettiğinde yazmaktan başka ne yapabilirsin ki? Belki kendi kendine yaptığın bu itiraflar seni biraz rahatlatır ve şimdi rahatça yazmaya girişebilirsin. Ama hayır, hâlâ içinde o suçluluk duygusu ve yazdıklarını başka insanların okuyacağını bilmenin verdiği gösterişe düşme kaygısını taşıyorsun. Belki de kendini yazmak için yetkin görmüyorsun. Ne de olsa yazmak bir erdemdir sana göre ve buna yakışır bir şekilde yaşam sürememiş olman, yazmak için oturduğunda içinde tuhaf bir utanma duygusu uyandırıyor.

Sen tohumlarını attığın zaman güzelleşmeyen toprak cimridir.* Güzelleştiremediğin topraklar oldu çünkü cimriydiler. Fakat senin için de çalışanlar olduğu halde sen de cimrisin. Peki insan, hem tohum atarken hem de toprak olabilir mi? Etken de edilgen de hep ben miydim?

Bir başkasını güzelleştirmeye çalışmak, aslında kendini güzelleştirememekten kaynaklanır ve karşındaki ısrarla düzelmiyorsa bu, senin ısrarla düzelmek istememen anlamına gelir. Sen tam manasıyla güzelleştiğin anda emin ol, o çok daha fazla güzel olacaktır.

İnsanlar garip garip baktılar sana hayatın boyunca. Onlar gibi olduğunda da, onlardan farklı olduğunda da sorgulayan bakışlar hep üzerindeydi. Anlayamıyorlardı seni, anlamak işlerine gelmiyordu belki. Hiç umrunda olmadı. Geçmen gereken yerler vardı büyüklerinin ağzıyla söylersek, geçtin. İşte şimdi buradasın. Yarım bırakılmış işler, yarım bir yaşamı geride bırakarak tamamlanmaya doğru ilerleyebilecek misin?

Eksik parça nerede?
 
 
*Saint Exupery, Kale
 
Tankut Tiran
pejoratif.com

5 Eylül 2012 Çarşamba

TÜM KİTABEVLERİNDE!

İlk baskısı Kermit Yayınları'ndan çıkan ve büyük ilgi gören romanın ikinci baskısı
YKY'den çıktı.
 
Kitapçınızdan ısrar etmeden isteyiniz.
 

 

1 Eylül 2012 Cumartesi

YALNIZ PUŞTLAR GEZEGENİ

Sigaraya bile, seninle yanması için para vermek zorundasın. Karşılıksız hiçbir şey yok, hiç.


Hatta yaptıklarının karşılığını tersten alırsın çoğu zaman. Mesela yücelttiklerin seni küçültürler. Sen küçüldüğünde büyüdüklerini zannederler. İlla ki birilerini küçültmeleri gereklidir büyüyebilmeleri için. Oysa sadece insanların gözünde büyürler, gereksiz insanların.

Gereksizler güruhu koloniler halinde yaşar ve yersizlik nedir bilmezler.

Kimsesizlik... Gidecek çok yerin varken hiçbir yerinin olmaması...

Soruyorum sana: Kendini hiçbir yere ait hissedemediğin oldu mu hiç?

Özellikle insanların yanında, kendini uzaylı gibi hissettin mi?

Her dediğini yanlış anlayıp, her hareketine farklı manalar katan insanlar oldu mu çevrende? Herkesin çevresinde var bu ve farkında olmasalar da herkes yapayalnız. Öyleyse herkes diye bir kavram yok. Her insan ayrı bir puşt. Puştların dünyasında yaşıyoruz, puştlukta yarışıyoruz.

Şerefsizler ordusu! Miskinler barınağı dünya! Yalnız puştlar gezegeni...

Yalnız puşt; ne güzel tamlama. Her puşt, kendi puştluğundan mesuldür. Oysa puştlar, birbirlerinin puştluklarına takılıp kalırlar.

Sadece puştlukta yarışır insanlar ve başka bir halta yaramazlar. İşte, yolda, evde, her yerde... Puştun evlatları, puştların anaları-babaları. Anlamaktan yoksun gerizekalılar kentinin bekçileri!

Hayvanlardan üstün olduğunuzu sakın bir daha bana söylemeyin! Hayvanın bir hayvan ahlakı vardır. Hayvanlığın gerektirdiklerini dört dörtlük yapar. Siz neyi dört dörtlük yaptınız? Dört dörtlük olmayansa insan, dört dörtlük olamayan insan gibi davranın, dört dörtlük olmaya çalışmayın!

Küçümsenecek durumdasınız, yukarıdan bakılacak halde, aşağılanası karakterlere sahipsiniz. Hepinizi aşağılıyorum!

Aşağılardan çıkamayasınız. Hepiniz geberin ve yüz üstü sürünün.

Yok ben onlardan değilim diyorsan; kendine yönel diyorum sana. Kendinle yüzleş. Yalanlarını kendine itiraf et. Hissetmeye çalışıp da hissedemediklerini kendine dürüstçe anlat. Kendinle inatlaş, gerekirse kendine savaş aç! Hala bunu yapabilmiş değilsin. Yapacağa da benzemiyorsun. Tüm çıplaklığınla yüzleş kendinle. Gizli saklı hiçbir şey kalmasın. Her soruna kendinde yanıt bulacaksın. Ve bunu içten gelerek yapacaksın, ben dediğim için değil. Gizlediklerini kendine soracak ve sordukça anlatacaksın. Galip çıkarsan özgürlüğüne kavuşursun.
Kendini alt edebilirsen siktirip gidersin aralarından ama edemezsen, bencil dünyanda çürüyüp gidersin.

Bu kadarını hak etmiyoruz deme bana. İnsan düzenbazdır. Hayal edemeyeceğin kadar düzenbaz. Ve her türlü insan ilişkileri (aşk ilişkisi de dahil) koca bir düzenbazlıktan başka bir şey değildir. Bütün davranış biçimleri yalandır eğer karşında bir insan varsa. Karşındaki insan sayısı arttıkça davranışlarındaki yalan oranı da artar. Ve karşında kimse yokken, yani yalnızken, en dürüst olduğun anlar bunlardır işte. Ama bu anlarda bile, yazarken mesela, dürüst değilsindir. İnsan kimseyi bulamadığında kendine yalan söyler ve en iyi de kendini kandırır.

Başkalarından önce, kendine delikanlı olacaksın.

Tankut Tiran