27 Temmuz 2012 Cuma

NEŞELİ HİSSETME ZAMANI ŞİMDİ

Her şey bitti. Yazı bitti. Yazı bittiyse her şey bitti. Yazı bittiği için her şey bitti.
Gün doğdu. Gece artık anlamsız. Geceyi uyumakla geçirenlerdenim. Sustu eşya. Ses yok. Kıpırtı yok. Boşluk yok. Her yol bitti. Dönemeçler kesişti. Göz var, görüntü yok. Başıboşluk yok. Baş yok. Akıl kayboldu. Kalp desen, durdu.
Cümleler kesik kesik. Uzayıp gitmiyor. Kelime yok. Harf yok. Nokta var.
Noktalandı ömrüm.
Ko-nu-şa-mı-yo-rum.
Dil yok. Âzâlarım benden bağımsız. Yer yerine yol yazıyorum. Yersiz, yönsüz, yolsuzdum. O da yok. Yerim var, yönüm var, yolum var. Yerleştim. Yol oldum. Yön ise benim. Bitti. Gidecek yerim? Var. O da var. Yokluğumu kaybettim.
İçsel konuşma… Yok. Sessiz dünya… Yok. Kalabalık? Yok yok! Hayır, asla! Kabalık bu. Hakaret… Kalabalığın esiri değilim. Aksine… Kalabalık bende esir. Hapsettim dünyayı içimde bir yerlere. Hayat, hapsoldu. Zincirlere vuruldu hevesler, hevesim zincirimdi oysa. Zincirim? Yok. Gitti, her şey gibi.
Saçmalık yok. Dağınıklık yok. Düzen desen hiç yok. Ben? Ben neredeyim öyleyse? Bu değil tarzım. Tarzım yok. Kusurum yok, kusursuz da değilim. Hiçlik değil anlattığım. Hiçbir şey… Bensizim.
Ruhumun sanırım tatile ihtiyacı vardı. Dönüşünü beklemek isterdim. İsteyemiyorum. İsteğim yok.
Bana ait hiçbir şey yok.
Aylaklık ederek var olmaya hazırlanıyorum. Araba sesleri daha bir gürültülü bu sıralar. Terim daha bir parlak geliyor. Zevk alacak yeni aptallıklar arıyorum. Uykusuzluğu çağırıyorum fakat inadına uyuyorum. Anılarda yaşamak bir yere kadar ama yeni kapılar da aralamakla bitmez ki! O iş çok yorucu gözüküyor. Bezginlikse öldürücü.
Benim gibileri de varmış şu hayatta demeyin. Çünkü senin gibisi yok. Herkes olduğu kadar. Gülünecek kişilikler şu hayatta kendini yalnız sanarken yalnız olmadığını kendine kanıtlamaya çalışanlar.
Görmeden bakıyorsan caddeye alık alık; çöpçünün süpürmeyi unuttuğu pislik yığını gibi unutulmuş hissediyorsan kendini, bir yandan da bastırıyorsa var olma duygusu üzerine; yalnızsın, yalnız, ötesi yok.
Neşeli hissetme zamanı şimdi.
Tankut Tiran
edebifikir.com

10 Temmuz 2012 Salı

UNUTMAK YOK

Bunca zamandır nerede olduğumu soracak olursan
"Oldu bir şeyler" demeliyim
oturmalıyım bir taşa
kararan dünyada,
kendini yemiş bitirmiş bir nehirde.
Korumasını bilmiyorum yitirdiklerini kuşların
Geride bıraktığım denizi
ya da çığlığını kız kardeşimin.
Nedir bu toprağın zenginliği?
Gün neden günle kapanıyor?
Neden karanlık gece çalkalanıyor ağzımda?
Ve ölüm neden?

Nereden geldiğimi sormayacak mısın?
Anlatayım sana;
Kırık şeyleri
Acılı kapları
Sık sık tozlanan koca sığırları
ve tutulu kalbimi.

Bunlar ne belleğimizde uyanan sarı güvercinler,
ne de anılardır kuşaktan kuşağa akan.
Ağlayan yüzlerdir bunlar,
Parmaklardır gırtlağımızdaki,
ve toprağa düşen yapraklardır.
Yiten günün karanlığıdır.
Yeşertir kaleleri hüzünlü kanımızdaki.

İşte menekşeler ve işte kırlangıçlar,
Sevdiğim her şey
Tatlı mesajlar veren günbegün
açıkta zaman
tatlılığı artan.
Kaçamayız biz; Dişlerimizin arasından:
Neden kemiriyor boşa giden zaman
sessizlik kabuğunu?
Ne yanıt vereceğimi bilmiyorum.

O kadar çok ki ölümüz
Ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler
Ve o kadar çok ki çarpık kabuklu başlar
Ve o kadar çok ki öpücüklerimizi engelleyenler
Ve o kadar çok ki unutmak istediklerim.

Pablo Neruda

5 Temmuz 2012 Perşembe

BANA BİR ŞEYHLER OLUYOR

yalnızlık... her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın. bir yaşama sırasındaki tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir, kıymetini bilmelidir, dedi. yalnızdır insan... hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır. kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir, ülke ülke. kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da. insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı; ama, ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında. ölümün değil; ama, yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi. tek çaresi aşktır, bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın... aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi. aşık olun! gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı. nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.

 

sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri...