Okuyanlar için yapacak bir şey yok, geçmiş olsun.
Henüz okumamış olanların asla okumaması dileğiyle...
TDT
Elif Hanım, romanınızı tüm dikkatimle okudum, ve şu kanaate vardım ki siz sanat değil, resmen propaganda yapıyorsunuz! Ortak değerlerimizin içini boşaltmakla kalmıyor, o boşalan alana, sözümona aşk diye diye modernliğin en çiğ, en batıl inançlarını boca ediyorsunuz.
Bu sufilik edebiyatı bir New Age modası! Bu aşk edebiyatı ise tam bir kitsch!
Çağımızın mülkiyet ve cinsiyet putlarına tapınan zavallı kölelere, irfan geleneğimizin, o uğruna hiç emek sarfedilmemiş saygınlığından yararlanılarak ucuz tatminler hediye etmek!
Ne büyük zavallılık!
Oysa altın bulmak ümidiyle erenlerin türbesine kazma vurulmaz!
* * *
Bu konularda kalem oynatmak için Tanrı'ya veya bir dine inanmak gerekmediğini bilenlerdenim. Sanatçıyı yücelten, dine değil, sanata inancıdır. Sanatın sınırlarına saygıdır.
Sanata inanç sözkonusu oldukta, ateist bir edebiyatçının, André Gide'in DAR KAPI'sını hatırlamamak mümkün mü?
Gide, inanmadan da kutsalın anlatılabileceğini gösteren büyük bir edibdi.
Kim demiş ki Tanrı'ya âşık olmak için O'na inanmak gerekir diye? Bilâkis en inançlı insanlar, kalpleri kuşkuyla yanıp kavrulanlar arasından çıkar; şüphe girdabında nefes bile alamayanlar arasından... inanıp inanmakta kuş gibi ürkek davrananların arasından...
Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, asıl zorluk Tanrı'nın inanacağı adam olmakta! Ne ki insanın en kalın perdelerden biridir aramak, ve fakat gerçekte aranıyor olduğunu bilmemek!
Şükür ki Şems'in 'Hırka'sı hâlâ içimizi ısıtmaya devam ediyor: "Bana göre arayan Tanrı'dır. Fakat o aranılan sevgilinin hikâyesi hiçbir kitapta meşhur olmadı." (Şems-i Tebrizî, Makalât)
* * *
Ne diyeyim sana ey tâlib, aşk'tan biraz haberdar olsaydın, aşka kurallar icad etmeye kalkışmazdın!
Senin tüm günahın hakikat ile mecaz'ı birbirine karıştırmak!
Dücane Cündioğlu
11 yorum:
Ben bu kitabı çok beğendim. Şemsi sevdirip Mevlanayla ruhdaşlığının derinliklerinde kendimi buldum. Aynı şeyleri yaşamadık ama hakkıyla okuduğumdan eminim çoğu satırında ağladım ve o kuralları çok sevdim. Bütün tanımlanamadığını sandığımız kelimeler birer kurallar döngüsü içinde seyir ederler. Biz bunların her maddesini yazıp çizmesekte içimizin derinliklerinde biliriz ve hissederiz.
Elif şafak'ın en çok bu kitabını sevdim ben, kendimi buldum. Belkide tam zamanında okudum. Birini çok seversen ama gerçekten seversen aşk kitabındaki gibi olur herşey. Aşık olunca anlanır o kırk kural!
Sevgiler...
Not: Blogger şablonun çok etkileyici
o halde tövbe et ve bir daha elif şafak okuma.
Daha iyi bir cevap beklerdim :)
Not: kelime doğrulama yorum yazmayı zor hale getirdiğinden kaldırmanı tavsiye ederim...
bekleme ve tavsiye etme. bu daha iyi oldu.
Sempati sıfır antipati tavan...
İnsanları terslemek için mi paylaşıyorsun yazılarını.
insanlardan uzak olduğum için yazıyorum.
O zaman yorum yapabilme şansı verme yazılarına ya da satırlarını kağıtlara dök. Çünkü burası insnlardan ve yorumlardan uzak durabileceğin bir yer değil!
Burda kaynaşma var, eleştriye açık olmak var, kendini geliştirmek var...
Yazmak için yazmıyorsan insanların senden bir şeyler öğrenmesine izin ver. Bu zor mu?
Sanırım yine tersleyeceksin:p
burası benim bloğum, benim krallığım. ne istersem o olur. eleştiriye açığım, saldırıya değil.
Oooo psikopata bağladın!
Saldıran yok sana bu saldırmak mı ya Tamam blogunda yazılarında senin olsun...
Tek başına krallık hiç bir halta yaramaz otur sen kibir tahtında bi başına
Hatta ne halin varsa gör!
Bak bu bir saldırı işte;)
aferin.
Yorum Gönder